Klasik araç tutkusundan bahseden Şenel, “1987’den beri oto tamircisiyim. Eskiden beri hevesimiz vardı bu araçlara ama 5-6 yıldan beri bu araçları elde etme imkanımız oldu. Herkesin böyle araçları elde edip bu hale getirmesi kolay değil çünkü parçasını bulmak ustalığını yapmak çok zor. Ama bu arabalarla uğraşmak da ayrı bir keyif veriyor. Bu araçlardan aldığım kadar yeni araçlardan keyif almıyorum. Bunlara binip gezmek bir ayrıcalık. Ben Vosvos’umla geziyorum, benim çocuklarım çok mutlu oluyor, seviyorlar. Benim büyük oğlum şoförlüğü klasik araçta öğrendi. Ben klasik araçlarımı çok seviyorum, çünkü bu bir tutku. Tutku olmasa, sevmesen bu araçlarla ilgili hiçbir şey yapamazsın, binemezsin. Gerçekten özen istiyor bu arabalara binmek. Bu arabalara bindiğin zaman ‘Ben arabaya bindim, gidiyorum’ gibi bir şey yok. Bu arabalar tamamen bir keyif meselesi, zevk meselesi. Yani görüntüsü, tipi, kullanışı bir başka bir şey. İnsanın bir aile üyesi gibi oluyor bu araçlar. Bu araçlara binen insanların ikinci bir aracı olması lazım. Genelde hafta sonları biniyoruz bu klasik araçlara. Görenlerden yolda durdurup fotoğraf çekinenler var. Biz bazen arabamıza binemiyoruz fotoğraf çekinenlerden dolayı” dedi.
İlk klasik aracını alma hikayesini anlatan Şenel, “Bu araç 1954 model Plymouth Savoy modeli, o zaman Amerika’dan gelmiş. Bu arabalar Türkiye’nin kahrını çekmiş araçlar, dünyada bir tek Türkiye’de dolmuşluk yapmış araçlar bu araçlar. Ben bu aracı Konya’dan aldım. Bir metre karın altından kepçeyle kazıyarak çıkarttırarak aldım. Bu hale gelmeden önce çok kötü durumdaydı. Çok emek harcadık bu arabanın bu hale gelmesine. Amerika’dan parça getirttiğimiz oldu, İstanbul’dan parça bulduk ustalarıyla çok uğraştık, çok emek sarf ettik bu hale getirdik” diye konuştu.